BEDENİMİZ kışın kendini farkında olmadan nasıl da saklar.. Başımız bereye, ellerimiz eldivenlere, ayaklarımız botlara, vücudumuz kalın montlara gizler kendini… O kalın kıyafetlerin altında hareketini yavaşlatır, üşüme ve ısınma arasında gelir gider…
ZİHNİMİZ anılardadır.. Sıcak evin camından dışarıya bakarken karın ağırlığı ile sarkan ağaç dallarını, beyaza boyanmış sokakları, buzla kaplanmış araba camlarını izlerken arkada çıtır çıtır yanan şömine sesi bizi eskinin sobasına götürür… Üzerinde fokur fokur kaynayan çaya ve mis gibi kokan kestane kokusuna…
RUHUMUZ biraz yalnızdır, canlılığı yerini sessizliğe bırakmıştır belli ki biraz melankolidir.
Kışın enerjisi dinlenme ve enerji depolama enerjisidir. Nasıl ki toprağın altındaki tohumlar enerji toplar ve canlanacağı baharı bekler, dinlenir. Ya da kış uykusuna yatan nice canlılarımız gibi…
Hayatın akışında dengede kalmak ve kendimizi gerçekleştirmek için bizler de içimize döndüğümüz, biraz yalnızlaştığımız kış dönemini hobilerimize, eğitimlerimize, kitaplarımıza veya ertelediğimiz diğer işlere zaman ayırarak değerlendirebiliriz.
Doğanın bir parçası olan BİZİ akışta tutarak kış esintisine adapte edebiliriz. Her mevsim değişimi bizleri etkiler ancak mevsimin ruhuyla, tonuyla bir olursak, onun sesine kulak verirsek dönüşümüne ortak olabiliriz.
Comentários